Değerli okuyucu uzun bir sürenin ardından kişisel bir yazıyı ilk defa kaleme alacağım sanırım. Bendeniz halihazırda 100 kilonun üzerinde ve evet kabullenmek istemesem de vücut kitle indeksine bakılırsa obez adayı bir bireyim. Her kilolu bireyin aklının bir köşesinde her zaman kilo verme isteği vardır ama bu isteği her zaman bahanelerimiz örter. Ortalamanın üzerinde bir kiloda olmak her zaman bir problem olarak karşımıza çıksa da yine aynı bahaneler bir şekilde bizleri kontrolü altında alır. Oysa kilolu bir birey olarak günün ilk dakikalarından son dakikalarına kadar sürekli bir zorluk ile karşılaşırız. Deyim yerindeyse sadece uyurken durumumuzun vahameti ile mutsuz olmayız.

Lafı çok uzatmadan yukarıdaki bilincin sonucunda bürünmüş olduğum yeni kimlik ile ilgili sizinle bazı paylaşımlarda bulunacağım. Dediğim gibi kilo verme dürtüsü her zaman var olsa da harekete geçmek, bir şeyler yapmak için tam motivasyon şart. İki hafta önce yaklaşık yirmi yıldır görmediğim yatılı okuldan bir arkadaşımla buluştuk ve beni görür görmez “sen çok formda biriydin ne oldu sana böyle” dedi. Bu söz ilkin çok tesir etmedi ama birkaç gün hiç aklımdan gitmedi. Hakikaten 20’li yaşların ortalarına kadar oldukça formda sayılırdım. Bu şimşek çakışının ardından hemen bir karar vermem gerekiyordu ve kilo vermenin yollarını bu sefer bilimsel olarak denemeye karar verdim (ameliyata bile razıydım) okuduğum neredeyse tüm makaleler “yaşam tarzınızı değiştirmek ve alışkanlıklarınızdan vazgeçmekle başlayın” diyordu. Önce hayatımı tahlil ettim; çok ağır bir işte çalışmıyorum, yeterince boş vaktim var, değiştirebileceğim kötü alışkanlıklarım da illa ki var. 33 yaşında olmama rağmen hakikaten bir anda 50 yaşına merdiven dayamış klasik bir babaya dönüşüyordum ve mutlaka buna bir şekilde dur demem gerekiyordu. Ben de on gün kadar önce DUR! dedim…
Mesela neler yaptım söyleyeyim: Önce kiloma baktım 117 olmuştum oysa daha 3 hafta önce 115 civarındaydım. Gerçi yaklaşık 4 yıldır hep aynı kilolardayım yani 114 ila 118 arasında gidip geldim. Bir ara 120 oldum en çok düştüğüm de 112 oldu. Hayat tarzım hep aynıydı çok aşırı yemek yiyen biri değilim ama kan şekerimin düştüğü vakitler yani dengesiz beslenme sonucu kandaki insülinin çoğaldığı vakitler ise kendimden geçerek aşırı yemek yiyorum. Madde, madde neler yaptığımı yazmaya çalışayım;
- İşe arabayla gitmek zorundaysam arabayı iş yerine yakın değil olabildiğince uzağa park ediyorum
- Mümkün mertebe asansör kullanmıyorum merdivenleri tımanıyorum
- Bazı işleri telefonda halletmek yerine bizzat yürüyüp kendim yapmaya çalışıyorum
- Kafein tüketimim pek yok ama siyah çayı hayatımdan epey çıkardım. Yeşil çay ve bazen ılık suya sıkılmış yarım limon sıcak içecek ihtiyacımı gideriyor.
- Evin içinde daha aktif olmaya çalışıyorum. Mutfaktan bir bardak suyu bile almaya üşendiğim çok oluyordu şimdi bu istekler benim için fazladan hareket bahanesi. (Oturma odasından mutfağa gidiş tam 30 adım bir de dönüş etti mi 60)
- Ufak ofis egzersizlerine 10 gün önce başladım ve devam etmeye çalışıyorum.
- En önemli gördüğüm konulardan biri de ekmek tüketimim; anadolu insanı ekmeği hep çok sever ben de severim ve akşam yemeklerinde 1 tam beyaz ekmeği bitirdiğim çok olurdu. Hatta yemekten çok ekmek yediğim de çok olurdu. İçerdiği liflerden dolayı tam buğday yahut kepek ekmeği yemeye devam ediyorum ancak bu en fazla 4 dilimle sınırlı. Beyaz ekmeğe ise tamamen veda ettim.
- İkinci en önemli ve yeni yaşam tarzının en bariz göstergesi ise yürüyüş. Bu alışkanlığı ise 1 haftadır oturtmaya çalışıyorum ve çok şükür ki henüz fire verdiğim tek gün yok. Hatta çok yağışlı ve soğuk olan bir gün önce tembellik ettiğim halde hafif bir vicdan azabıyla o günü de boş geçmedim. Bu yazının başlığını bu en önemli yeni hayat tarzına ayırmamın sebepleri elbette var. Hakikaten yürümek hayatınızda olağanüstü bir değişikliğe yol açıyor. 3 kilometrekarelik bir alanda 4 adet yürüyüş parkuru olan bir mahallede oturduğum halde neden bugüne kadar hiç harekete geçmemişim merak ediyorum. İnsan yürüdüğü her gün doğayı, sokak hayvanlarını, yaşadığı yeri daha iyi benimsiyor. İnanın yürüyüş yapan bir insan sokak köpeklerine karşı daha merhametli olur, sokak kedilerini daha çok sever.
Bu yazının altında elde ettiğim sonuçları da sürekli yazmaya gayret edeceğim. Haftalık rapor halinde sizlerle paylaşacağım.
İşte ilk veriler;
9 Aralık 2017
Kilo: 116,8
Etkinlik: Hafif ofis egzersizi, ev içi daha fazla aktivite çabası, daha az yeme alışkanlığına giriş.
17 Aralık 2017
Kilo: 115,9
Etkinlik: Bir önceki haftayla aynı ek olarak son iki gün yürüyüş.
24 Aralık 2017
Kilo: 114,5
Etkinlik: Günlük en az 10 bin adım (her gün üzerine en az 100 adım ekleyerek bugünü 13000 adımla tamamladım) Yeme alışkanlığını değiştirme, beyaz ekmeğe veda.
31 Aralık 2017
Kilo: 112.1
Etkinlik: Etkinlik ve beslenme konusunda yeni bir konu açtım bundan sonra o konudan yine haftalık olarak etkinliklerimi paylaşacağım. Konuya gitmek için tıklayın>
7 Ocak 2018
Kilo: 111,3
23 Mayıs 2018
Kilo: 99,8
Etkinlik: Ramazan başlangıcına kadar yürüyüşlere devam.
Buraya epeydir uğrayamıyorum ama yürüyüşe devam ederek toplamda 17 kg azaldım. Deneyimlerimi daha sonra yeni bir yazı ile paylaşmayı düşünüyorum.
Bir cevap yazın